Haber

CHP Lideri Özel: “El Tutuşmaya Devam Ederseniz, Bu Millet Size Şaşı Bakmayı Bırakın, Gönlünden Söküp Atacak”

HABER: FATİH ÖZKILINÇ/ ESMA TURAN KAMERA: KERİM UĞUR

(MUĞLA) – Muğla’da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yanıt veren CHP Genel Başkanı Özgür Özel,  “Dün dedi ki, ‘İlk dört maddeye şaşı bakana biz de kötü bakarız, gönlümüzde yoktur’ bilmem ne. Sayın Bahçeli vallahi gördüm. İlk dört maddeye şaşı bakmayı bırakın, ağzına geleni söylüyor da el ele tutuşmuşsunuz… Siz bu Hüda Par’cının elini daha ne kadar tutacaksınız?” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Muğla’da partisinin il başkanlığını, Menteşe ilçe başkanlığını, büyükşehir belediyesini ve Menteşe Belediyesi’ni ziyaret etti. Özel, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı ziyaretinde belediye binası önünde toplanan vatandaşlara hitap etti.

Özel şunları kaydetti:

“Bugün Muğla’ya geldiğimiz andan itibaren önceki dönem il başkanlarımız, milletvekillerimiz, mevcut milletvekillerimiz, parti meclisi üyemiz, il başkanımız, tüm ilçe başkanlarımız ve mevcut belediye başkanlarımız eşlik ettiler programımıza. Ben hepsi adına ve Cumhuriyet Halk Partisi adına günün bu vaktinde bir belediye ziyaretini kendiliğinden bir mitinge çeviren her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hoş geldiniz, sağ olun, var olun. Bugün Muğla’ya kaçıncı gelişim bilmiyorum. Muğla siyaset hayatım boyunca Ege’nin bir evladı olarak, iyi gününde, kötü gününde, seçimlerinde çok sık olarak davet eden, birlikte çalıştığımız, birlikte siyaset yaptığımız ve her zaman benim gözümde dikkatlerin en çok üzerinde olması gereken illerden bir tanesi. Bugüne kadar Muğla’da hep dostluk gördük, kardeşlik gördük. Ülkesine, vatanına, bayrağına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve tüm emanetlerine sahip çıkan sizleri gördük. Son seçimlerde de son 40 yılın rekorunu kırarak geçmişte ittifaklarla erişemediğimiz noktaya partimizi tek başına siyasi parti olarak ama Türkiye ittifakını sahiplenerek sizler taşıdığınız  ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. 2019 Muğla’da 7 belediyemiz vardı. 31 Mart’ta 14 belediyeden 12’sini kazandık. Aday gösterdiğimiz belediyelerden iki tanesini kazanamadık. Onları da inşallah gelecek seçime bıraktık. Gelecek seçim 14’te 14 yapacağız. Muğla’yı 1973’ten beri sosyal demokratlar yönetiyor. 5 dönem boyunca çeşitli görevlerde son üçü büyükşehirde olmak üzere Osman Gürün başkanımız Muğla’ya hizmet etti. Menteşe’ye Bahattin Gümüş başkanımız hizmet etti. Bu dönemde bayrak devir teslimini kendi arzularıyla bir küskünlük olmadan genç, dinamik kadrolara, bir kadın belediye başkanına, bir genç belediye başkanına teslim eden ama partililiğinden bir zerre kaybetmedikleri için benim Türkiye’de tanıdığım partisine en bağlı yerel yönetimciler içinde ilk başta sayacağım isimler olduğu için bu büyük başarıda onların geçmişteki hem namuslu, tasarruflu adaylık sonrası yeni dönemde de partilerine sahip çıkan tutumlarının payı çok büyüktür. İkisine de yürekten teşekkür ediyorum. Ayrıca Menteşe’de bir kadın belediye başkanının seçilme sürecinde Gonca Köksal başkanımıza örgüt olarak verdikleri destek için ilçe başkanımız Nail Kızıl’ın şahsında tüm Menteşe örgütümüzü yürekten kutluyorum. ve tüm ilçelerde kazandığımız 12, toplam 14 ilçemizde, belediyemizde verdikleri bütün mücadele için il örgütümüze ve tüm ilçelerdeki tüm üyelerimize, il başkanımız Zeki Can Balcı’nın şahsında yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.”

“En zor zamanda bu parti bu meydanları boş bırakmadı”

CHP Genel Başkanı Özel, sözlerinin devamında ise şöyle konuştu:

“Bu parti geçmişte üzüntüleri, kayıpları, kahrolmaları hep birlikte yaşadı. Böyle meydanları çok sayıda siyasetçi doldurabilir ama şunu kimse unutmasın, kimse unutmasın. Bu meydan parti 47 yıl birinci parti değilken defalarca seçim kaybettiğinde ama her zaman bu meydanlar yine partisine, Cumhuriyetine sahip çıkanlar tarafından boş bırakılmadı, sahipsiz bırakılmadı. Birilerini bir arada ihaleler, birilerini bir arada menfaat ilişkileri, tayinler, terfiler tutuyor olabilir. Ama ne olursa olsun cumhuriyetten, değerlerinden, kurucu kadrolarına sadakatten, hürmetten, minnetten, bir adım geriye atmayan ve ihaleyle, parayla, çıkarla, tayinle, terfiyle değil vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisiyle bir arada olanlara helal olsun. Helal olsun, helal olsun. En zor zamanda bu parti bu meydanları boş bırakmadı. Bu parti genel başkanlarını yalnız bırakmadı. Bu parti adayı kazansın, kazanmasın arkasında duran, birilerinin vaktiyle burun büktüğü bir yüzde 25 vardı. Biz şuna inandık: ‘Bu insanlar fazlasını başaracaklar. Cam tavanı kıracaklar. Günü geldiğinde bu birlikteliğin sonucunu hep beraber alacağız’ dedik. İşte 31 Mart akşamı Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 38’lik büyük rekoru sizin sayenizde kırdı. Hepinizin sayesinde.

“Ahmet Aras ‘1 milyon kişiye göre para alsın, 5 milyona hizmet etsin’ demek, çelme takmaktır”

O gün Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen sevgili Ahmet Aras, Muğla’nın nüfusu 1 milyon 66 bin. Ancak 5 milyon kişiye hizmet etmeye uğraşıyor. Tüm ekibiyle birlikte. Bu dünyaca tanınan Muğla’nın hemen hemen bütün ilçelerinde de durum farklı değil. Yıllardır söylüyoruz. Artık kış nüfusunu saymak, kapalı nüfus sayımı yapmak ya da ikametgaha göre nüfus belirleyip, ona göre o illere ödenek yollamak, bu iller ki CHP nüfusa göre yüzde 65’ine hizmet ediyor, belediyeleri 31 Mart’tan beri. Ekonomi olarak yüzde 80’e. Ama turizm alanı olarak yüzde 92’sine biz hizmet ediyoruz. Yani kış nüfusuna göre hak edilen paranın beşte birini yollamak, aslında CHP’yi tercih eden, ‘Turizmi bunlar biliyor, kültür ve sanatı bunlar önceliyor, bu kente turisti bunlar çeker’ diyen, çağdaş ve iyi yöneticilerimizi görevlendiren, başarılarını ödüllendiren halkımızı cezalandırma anlayışından başka bir şey değildir. 2,5 milyon kış nüfusunu sayıp, 25 milyon nüfusa Antalya’da ‘Muhittin Böcek hizmet etsin’ demek ya da Ahmet Aras ‘1 milyon kişiye göre para alsın, 5 milyona hizmet etsin’ demek, çelme takmaktır. Sizi cezalandırmaktır. Türkiye’yi de düşünmemektir. Şüphesiz buraya hak ettiği ödenek gelse bundan Muğla avantajlı çıkacak. Muğla’ya gelen yerli ve yabancı turist memnun dönecek. Bir dahaki yıla daha kalabalık gelecek. Daha iyi hizmet alacak. Daha çok döviz bırakacak. Bugün bu hasis, çekemeyen, bu çelmeci davranış daha olsun olsun bir sene bunu sürdürür. CHP iktidarında cep telefonlarının baz istasyonlarından tespit edilen nüfusa göre, Muğla için bu nüfus gün oluyor 5,5 milyon oluyor. 1 milyon 66 bine göre değil 5,5 milyona göre Muğla’ya ödenek gelecek. Ona göre de hizmet edilecek.

“Sayın Cumhurbaşkanı’nı Muğla’ya bu kötülüğü daha fazla yapmamaya davet ediyorum”

Bütün bu imkansızlıklara rağmen Ahmet Aras ve ekibi MUSKİ noktasında 1 milyarlık bir yatırımla, Bozburun’da başlamış olan projeyi bitirerek, Bodrum’da planlanan projeye hızla başlayarak, devam ettirerek, pek çok su sorunu yaşayan ilçemizin gelecek sene bu sorunu yaşamaması için Bodrum’da deniz suyunu arıtma gibi ileri teknolojileri de gözeterek, çok önemli adımlar atıyor. Bu konuda yaptıklarını takdirle karşılıyoruz. Var gücümüzle Muğla’nın sorunlarını çözmek isteyen bu ekibe sonuna kadar destek vaat ediyoruz. Bir şey daha. 9 ilçede 137 kilometrelik asfalt çalışması önemlidir. Yatağan’ın ilk kreşininin açılıyor olması bizim açımızdan son derece kıymetlidir. Yangından etkilenen yerler başta olmak üzere zeytin, ceviz fideleriyle, toplumla birlikte ağaçlandırma kampanyaları yapmak son derece çağdaş ve doğru bir yöneticilik anlayışıdır. Sudaki kayıp ve kaçağın önlenmesi için Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan alınan 62 milyonluk kredi çok önemlidir. Ancak bu kredi Ankara’da Sayın Erdoğan’ın bir imzasını beklemektedir. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Susuzluk küresel bir sorun. Bugün Muğla’da bütün imkansızlıklara rağmen elde edilen ve dağıtıma sevk edilen suyun çok büyük bir oranında kayıp-kaçak var. Bunun için Ankara’dan gerekli desteği vermiyorsunuz. Gitmişiz, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan 62 milyon Euro, yani 2 milyar liraya denk gelen parayı bulmuşuz. Bir imzanızla bu para Muğla’ya gelecek. O imzanızla Muğla’da kayıp-kaçak neredeyse sıfıra inecek. Burada artık siyaset yapmayın. Burada Muğla’yı cezalandırmak değil suyun boşa akıyor olmasına, sırf bunu Muğlalı ve CHP’li bir belediye başkanı istiyor diye imza atmamanın kabul edilecek hiçbir tarafı yoktur. İlgili bakanı, Cumhurbaşkanı Yardımcımızı ve Sayın Cumhurbaşkanı’nı Muğla’ya bu kötülüğü daha fazla yapmamaya davet ediyorum. Ayrıca üniversite öğrencilerine, yılda 10 bin lira kırtasiye ve eğitim desteği verilmesi, ortaokul ve lise öğrencilerine bin lira karşılıksız eğitim desteği verilmesi, öğrencilerin çok kullandığı okula, şehre ve yurda ulaştıkları hatlarda 7 liralık ulaşımın bir liraya indirilmesi dört dörtlük işlerdir. Yürekten kutluyorum. İhtiyaç sahibi emeklilerimize 2 bin liralık destek. Sorunu çözmez. Yarayı kapatmaz ama merhem olur. O açıdan son derece önemlidir. Yine bugün Dalaman’da havaalanlarını kullandığımız ama belediyeye gidemediğimiz. Yoğunluk yüzünden, buradaki programlar yüzden, belediye başkanımızın bir halk ekmek fabrikasına temel atmış olmasını ve açılışına yakın zamanda bizi davet etmesini de büyük bir memnuniyetle karşıladım. Kendisini ve büyükşehri ayrı ayrı kutluyorum.

“İyi ki Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarımız var”

Tabii Muğla’nın diğer tarafında, Milas ve Yatağan’da bekliyorlar. Yıllar sonra kazandığımız ilçelerde bekliyorlar. Ayrı ayrı Türkiye coğrafyası çok soğuk olduğu günlerde kış güneşi ile içimizi ısıtmak için de her birini ayrı ayrı ziyaret edeceğim, yaptıkları birbirinden güzel projeleri ayır ayrı dile getireceğim, Türkiye’ye duyuracağım. Bizim belediyelerimiz Türkiye’nin dört bir tarafında iktidarın vermediği hizmetleri vatandaşa ulaştırıyor. Ben temel belediye hizmetlerinin yanı sıra, ekonomik krizde, doğal afetlerde milletin yanında duran tüm belediye başkanlarımıza tüm milletimiz adına bir kez daha teşekkür ediyorum. İyi ki Cumhuriyet Halk Partisi var, iyi ki Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarımız var.

“Türkiye’yi bu zor durumdan hep birlikte kurtaracağız”

Biz Muğla seçimini Muğla ittifakıyla, Türkiye’deki yerel seçimleri Türkiye İttifakı’yla kazandık. Bunu yaparken Muğla’daki sadece sosyal demokratlardan değil. Muğla’daki muhafazakar demokratlardan, milliyetçi demokratlardan, Kürt demokratlardan, Türkiye’nin dört bir yanında doğup, burada çalışma maksadıyla olan ya da emekliliğini geçiren bütün demokratlardan oy aldık. Bizim ölçütümüz belli. Türkiye İttifakı’nın rengi ay yıldızlı al bayrağımızın rengidir. Kırmızı ile beyazdır. Bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı, vatanını, milletini, bayrağını seven, Atatürk’ü seven herkes Türkiye İttifakı’ndadır. Türkiye’nin kurtuluşu da onların elindedir. Biz seçimlerdeki mağlubiyetten, CHP olarak ders alarak, yenilenerek, değişerek, ardından güçlenerek kazandığımız başarıyı bir zafer, o süreci bir zafer sarhoşluğuna döndürmeden, ana hedefin Türkiye’yi CHP’nin yönetmesi olduğu bilinciyle hareket ederek devam ettik. Devam ediyoruz. Partinin kapılarını ardına kadar açtık. Açmaya devam edeceğiz. Çanakkale’de dedeleri koyun koyuna yatanlar, Sakarya Meydan Muharebesi’ni dedeleri birlikte kazananlar. Türkiye’nin dört bir yanını dedelerinin şehit kanıyla sulayanlar, Kürt olsun Türk olsun, Alevi olsun Sünni olsun. Yeter ki bu millete yürekten bağlı olsun. Biz hep birlikteyiz, Türkiye’yi bu zor durumdan hep birlikte kurtaracağız.

“O mikrobun hastalık yapmasına mani olamıyorlar”

Ancak birileri sadece bir seçim kazanmak için, yurtdışında yapay zekalara, deep fake hesaplara sahte videolar çektirip partimizi bir terör örgütüyle göstermeye çalıştıkları o süreci, o süreçteki neleri neleri yaptıklarını unutmadık, unutmayacağız. İşte o süreçte yüzde bir bile olmayan bir partiye, dört milletvekilliği verip ‘Ama susacaksın’ deyip, onları o süreçte oturtanlar adeta o mikrobu Meclis’e taşıyanlar, Cumhuriyet’in temel ilkelerinin belirlendiği, savunulduğu ve Anayasamıza derç edildiği, bayrağımızı, İstiklal Marşı’mızı, Anıtkabir’imize ev sahipliği yapan başkentimiz Ankara’yı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu ifade eden o maddelere karşı olanların taşıyıcı anneleri, artık içeri soktukları o habis urun kendi kendi etrafa cerahat yaymasına, o mikrobun hastalık yapmasına mani olamıyorlar. İşte o dönemde susturdukları ama ‘Kadınları sokak köpekleri gibi başı boş bırakamayız, bekar kadınlar sahiplendirilmelidir’ diyenler. Yine geçmişte Gonca Kuriş cinayetlerini işleyen domuz bağcı Hizbullah teröristlerine avukatlarıyla, seçimlere 10 ay kala kanun yararına bozma gibi devletin ulvi menfaatleri için bakanlığa verilmiş bir hakkı suistimal ederek, seçme ve seçilme hakkı verenler, Türkiye’nin dört bir yanında aday yapanlar, Meclis’e taşıyanlar şimdi ilk dört madde için o taşıdıklarının ifadelerine karşı birisi ‘Gündemimizde yok’, öbürü ‘İlk dört maddeye şaşı bakanın bizim gözümüzde yeri yok’ diyorlar. Günlerce sustular. Günlerce sordum, sustular. Ama en nihayetinde yarım yamalak, kaçamak cevaplar verdiler.

“Bu millet size şaşı bakmayı bırakın, gönlünden söküp atacak”

Sayın Bahçeli, ben bir 10 gündür Sayın Bahçeli’nin sağlık durumunun kötü olduğu haberleri çıkınca, Sayın Bahçeli ile ilgili uzun süre bir şey demedim. Sonra Meclis Başkanvekilimize, Celal Adan’a sordum. Sağlık durumunun iyi olduğunu öğrendim. Ondan sonra sorular sormaya başladım. Bu arada ister Sayın Bahçeli’ye, ister bir başka lidere yapılan bu sahte saldırıların, sağlık durumlarıyla ilgili Türkiye’de endişe yaratacak açıklamaların ya da her birimizin, CHP’li veya başka partiden, aile hayatlarıyla ilgili, özel hayatlarıyla ilgili her gün yalan üretenlerin bu ülkenin baş düşmanı FETÖ’cüler, FETÖ’cü hesaplar ve firardaki hainler olduğunu ve onlara prim verilmemesi, onların yalanlarına karşı uyanık olunmasını da her birinizden ayrı ayrı istiyorum. Madem ki Sayın Bahçeli sağlık durumu yerindedir. Çok memnun oldum. Dün de çıktı, gayet sağlıklı şekilde bize ağzına geleni söyledi. Canı sağ olsun. Ama dün dedi ki, ‘İlk dört maddeye şaşı bakana biz de kötü bakarız, gönlümüzde yoktur’ bilmem ne. Sayın Bahçeli vallahi gördüm. İlk dört maddeye şaşı bakmayı bırakın, ağzına geleni söylüyor da el ele tutuşmuşsunuz. Halay çeker gibi duruyorsunuz, şaşı gözlerle size bakıyor. Siz bu Hüda Par’cının elini daha ne kadar tutacaksınız? Onunla Ahlat’a, onunla bu ülkeyi bize vatan yapan Ahlat’a, Malazgirt’e, Samsun’a Milli Mücadele’yi başlatan, gidip el tutuşmaya devam ederseniz, bu millet size şaşı bakmayı bırakın, gönlünden söküp atacak. Uyarıyorum hepinizi.

” Hatay’ı size ezdirmeyeceğiz, Hatay’a sonuna kadar sahip çıkacağız”

Önümüzdeki günlerde MYK’mızı Ankara dışında Hatay’da toplayacağız. Hatay madem ki bu ülkeyi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsi meselesidir. Biz Atatürk’ün izinden gidenler olarak, Atatürk’ün partisi olarak Hatay’ı her birimiz şahsi meselemiz kabul ederiz. Geçmiş dönemde Hatay’da 6 Şubat’ta yaşanan büyük deprem, seçim döneminde ‘Bir yıl içinde hepiniz evlerinize kavuşacaksınız’ diye siyasi tarihimizin en büyük yalanıyla evinde olmayanlar, günlerce göçük altında kalıp çıkanlar dahil, hastalar dahil, çocuklar ve yaşlılar dahil kandırıldılar. Bir yıl içinde ev vaadiyle, ‘Devlet biziz, güç bizde’ diyerek, hem de öyle ücretsiz filan değil, yıllarca ödenecek borçlara sokularak oyları alındılar. Maalesef, Hatay’da ‘Bir yılda 650 bin konut yapacağız’ diyenler, bırakın bir yılı ikinci yıla yaklaşıyor, 20 ay oldu sadece 101 bin konut teslim ettiler. Yani söz verdiklerinin altıda birini. Ben o sözü yanlış söylemişim, 650 bin değil 350 bine çevirdi. Onun bile üçte biri. ‘Bir yılda 650 bin konut vereceğim’ deyip oy toplayanlar, iki yılda daha 100 bin konuta yeni ulaştılar. Hataylı depremzedenin yüzde 85’i çadırda, konteynerde ya da memleketinden zorunlu sürgünde, başka şehirlerde, eşin, dostun, akrabanın, hayırseverin yanındalar. Bunu hiçbir zaman unutmayacağız. Bu gerçeği hiçbir zaman unutturmayacağız. Seçim günü bir tek sandığı bile açtırmayıp, oradaki imkansızlıklardan istifade ederek, tarihin en büyük haksızlığı ile 2 bin farkla, 100 bine yakın geçersiz oy varken, şüpheli sandıkları açtırmayıp Hatay’a çökenlere söylüyorum: Hatay sadece Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değil tüm CHP’lilerin şahsi meselesidir. Hatay’ı size ezdirmeyeceğiz, Hatay’a sonuna kadar sahip çıkacağız.

“Türkiye’de hiç kimse halinden memnun değil”

Muğla’da elbette turizm önemli. Tarım, turizm kadar önemli. Muğla’da zeytin ve zeytinyağcıların yakarışlarını uzun süredir duyuyoruz. Maalesef, son altı yıldır zeytinyağına 0,80 kuruş destekleme veriyorlar. Altı yıl önce dolar kuru bunun neredeyse onda biriyken 80 kuruş. Bugün yine 80 kuruş. Dolar 4 lirayken de 80 kuruş ve dolar neredeyse 40 lira olacak yine 80 kuruş. Ayrıca ilk kanun teklifini vermekle her zaman büyük bir mutluluk duyuyorum. Dane zeytine hiçbir destek yok. CHP olarak zeytinyağında litre başına 10 lira, bir kuruş eksik değil. Dane zeytine kilo başına 2 lira destekleme verilmeksizin bu işlerin düzelmeyeceğinin bir kez daha altını çiziyorum. Türkiye’nin dört bir tarafını geziyorum. Rize’de Sayın Erdoğan’ın hemşerileri. Çay üreticileri. 19 liraya ürettikleri çayı, 17 liraya satmak zorundalar. Konya’da, Tekirdağ’da, Trakya’da, Osmaniye’de, Adana’da geçen sene 8 lira 25 kuruş olan buğday bu sene 9 lira 25 kuruş. Gaziantep’te fıstığa açıkladıkları fiyat geçen seneki fiyat noktasında, maliyetler üç kat artmış, aynı paraya sattırıyorlar. Her geçen gün artık dayanacak gücü kalmamış fıstık üreticisinin canına tak ettirdiler. Ne Muğla’da, Antalya’da, Mersin’de, bütün güney sahillerimizde narenciye üreten para kazanabiliyor, ne zeytinci, ne pamuk üreticisi, ne üzüm üreticisi, ne de Giresun’da isyanlarını duyduğumuz fındık üreticisi. Taa Düzce’den başlayarak Artvin’e kadar fındık üreticisi çalışıyor, dünya devleri para kazanıyor. Biz CHP olarak seçim döneminde 10 bin liraya mahkum edilen emeklinin yanında durduk, durmaya devam edeceğiz. Bugün yaptıkları 12 bin 500 lira geçen seneki 10 bin liranın gerisindedir. 10 bin lira 1 Ocak günü tam 25 kilo dana kıyma alırken, bugünkü 12 bin 500 lira 20 kilo dana kıyma alamamaktadır. 17 bin lira yaptıkları asgari ücret maalesef, ocak ayından temmuza kadar erimiş, temmuz ayında ocak parası ile 13 bin liraya düşmüş, şu anda 11 bin 500 liraya gerilemiş durumdadır. Bu şartlar altında Türkiye’de hiç kimse halinden memnun değildir. Geçinememektedir.

“2 Kasım Pazar günü sandığı koyarsan el kaldırırız”

Bu sefer Muğla’dan Türkiye’nin dört bir yanına soruyoruz? Geçinebiliyor musunuz? Geçim var mı? Bu iktidar sokağa çıkabiliyor mu? Tarlaya varabiliyor mu? Çarşıya, pazara gidip dolaşabiliyor mu? Fabrikadaki işçiyle konuşmaya yüzü var mı? Geçim var mı? O zaman çare bunlar sokağa çıkamıyorsa, tarlaya varamıyorsa, fabrika işçisinin gönlünde yoksalar, tarlada yoksalar, üreticinin gönlünde yoksalar o zaman çare tekdir. Seçim, seçim, seçim. Sayın Erdoğan’a bir kez daha hatırlatırım ki, bu sefer sizin ikinci adaylığınız diye YSK’ya karar aldırdınız. Orası da çok tartışmalı. Üçüncü kez Cumhurbaşkanı ama anayasadan sonra ikincisi. YSK kararları temyiz edilemiyor. Tartışılamıyor. YSK dedi ki bu ikinci dönemi. Bir daha aday olması için artık kendinin seçimleri yenilemesi yetmiyor. Ancak Meclis erken seçim kararı alırsa son bir kez aday olabiliyor. Onun için şunu söylüyoruz ki sakın dört yıl seçim yok. Dört yıl seçimsiz bir dönem. Öyle bir şey yok. Geçim yoksa, seçim vardır. O zaman bir sandığa ihtiyaç vardır. Onu durup durup, milletin anasını ağlatıp, fıstıkçıyı, üzümcüyü, çaycıyı, zeytinciyi, pamukçuyu, emekliyi, emekçiyi kahredip yoksulluk içinde süründürüp, üç sene sonra bana gel seçim yapalım dersen biz orada yokuz. Beş yıllığına seçildin. Bunun ortası tam 2,5. Seneye kasım. Eğer seneye kasımda sandığı getiriyorsan, yok ben yapamıyorum, kasımı beklemeyelim, bu sene kasımda yaparım dersen ben dünden hazırım, bugünden razıyım. Buyur gel. Ama efendim şimdi olmaz. Sana bir yıl mühlet. Ben bir yıl arı gibi çalışırım. Belediye başkanlarım çalışırlar çalışıyorlar. Büyükşehirleri, illeri, ilçeleri hepsi çalışır. CHP grubu, milletvekilleri arı gibi çalışır. Bu sene şimdi seçim olsa 15 sandalye alacaksan, gelecek seçim seneye onu da bulamazsın. Hesabını ve kitabını yap. Seneye kasım ayının birinci, ikinci günü pazar. 2 Kasım Pazar günü sandığı koyarsan el kaldırırız. Erken seçim yaparız. Bu milleti kimin seçeceğini sandıkta görürüz. Ama ondan sonrasına kalayım. Ben biraz daha oyalanayım. Millet dişini sıksın, ben biraz daha uğraşayım, biz orada yokuz. Çünkü geçim yok, seçim var. Bu millet seçim istiyor, kaçamazsın.

“Kur korumalı mevduatla ile sizin cebinizden alıp, zenginin cebine para koydu bunlar”

CHP her sorunun çaresini ortaya koyan bir parti. Efendim, emekliye 12 bin 500 verme. 17 bin 500 ver dedik. Bu 2 bin 500 liralık zam tam 33 milyara mal oldu dedi. Kardeşim 33 milyarı bulan, 17 bin 500 yapmak için 100 milyarı da bulmak zorunda. Para yok diyor, bakıyorsun geçen sene vazgeçilen gelir vergilerinin toplamı 660 milyar lira. Kimden affediyor? Beşli çeteden affediyor. Otobanları yaptırdığı yandaşlardan affediyor. Tünelleri yapanlardan affediyor. Havaalanlarını yapanlardan affediyor. Kamu müteahhitlerinden affediyor. İhaleye girmiş. Teklifini vermiş. Yurtdışından uygun kredisini bulmuş. Geçiş garantisini vermişsin. Yolcu garantisini vermişsin. Hasta garantisini vermişsin. Parayı kazanmış. Kar etmiş mi, vergi çıktığına göre kar etmiş. Vergiyi hesaplamışsın. Ödenecek vergi belli. Son anda vazgeçilen gelir vergisi. Kurumlar vergisi. 660 milyar lira. Hadi bunun bir kısmı teşvik olsun, bir kısmı haklı yere olsun, bir şey olsun. Yahu 300 milyar lira bütün emeklilere 17 bin 500 lira olan paranın tam üç katı. Asgari ücreti 25 bin lira yap. Yapamam. Asgari ücret maalesef alan için çok düşük. Veren için çok yüksek. Memleket öyle bir hale geldi ki asgari ücrete zam yapacaksan, sen bunun önemli bir kısmına destekleme yapacaksın. Dedik ki, 7 bin 500 lira zam yap ve 5 bin lirasını kamu karşılasın. Para yok dedi, kaç para lazım onu yapmak için? Efendim, 200 milyar lira para lazım. Duruyor orada, almadığın, müteahhitten almadığın para onun cebinde duruyor. Alıp da emekliyi güldüreceğine, alıp da emekçiyi güldüreceğine, verip de çiftçiyi güldüreceğine bende para yok diyor. 1,2 milyar lira sadece kur korumalı mevduatla ile sizin cebinizden alıp, zenginin cebine para koydu bunlar. Şimdi, efendim dert çok, çare yok. Vallahi her derdin var bir çaresi, onun da adı CHP. Yoksulluğun da, işsizliğin de, çiftçinin bunalımının da çaresi, gençlerin umutsuzluğunun da çaresi CHP. Neye göre söylüyorum? Şuna göre söylüyorum. Şu özgüvenle söylüyorum. Kurulduğu güne bakın görürsün. 31 Mart’a bak görürsün. Şu çık sokakta dolaş görürsün. Nereye bakarsan bak görürsün. CHP Türkiye’nin birinci partisi arkadaşlar.

“Bu balkona bir kez daha iktidar partisinin genel başkanı olarak geleceğim”

Söz olsun ama 2025 olur inşallah, ama ne zaman yapılırsa? Buraya, bu balkona bir kez daha iktidar partisinin genel başkanı olarak geleceğim. Söz veriyorum size. Partinize sahip çıkmaya devam edin. Türkiye’ye sahip çıkmaya devam edin. Hepiniz yapıyorsunuz, biliyorum ama Türkiye ittifakını büyütün. Kimseyi kenarda bırakmayın. Küsmüş, durmuş görmeyin. Buraya gelmeyip iki sokak öteden kulak kabartanın koluna girin, bırakmayın. Birbirinizle değil mutsuz, umutsuz, yoksul vatandaşımızla meşgul olun. Artık bu vakitten sonra Atatürk’ümüzün dediği gibi ‘hattı müdafaa yoktur, sathtı müdafaa vardır. O satıh bütün vatan toprağıdır. Yolunuz açık olsun. Bu seçimi kazanın. Ben size güveniyor ve inanıyorum. İktidara gidiyoruz. CHP Türkiye’nin birinci partisi.

dodurgahaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu