Ekonomi

Wall Street Journal Açıkladı: Dünya Çapında Enflasyon Tüm Önlemlere Rağmen Neden Düşmüyor?

Türkiye’de adı konulmamış ekonomik kriz devam ederken, küresel enflasyonun düşmemesi de bir utanç kaynağı. Dünya merkez bankalarının yüksek enflasyonu yeterince ciddiye almamaları sonucu geçen yıldan bu yana kriz düzeyine ulaşan ekonomik durum, atılan adımlara rağmen henüz düzelmedi. Peki enflasyondaki bu inadın sebebi ne olabilir? İşte Wall Street Journal tarafından yayınlanan yeni haberin detayları…

Kaynak:https://www.wsj.com/articles/why-infl…

Biz ülke olarak yüksek enflasyondan bıkmış olsak da aslında dünya da aynı dertten mustarip. Her ne kadar seviye olarak yüksek olsak da bu küresel enflasyon pek düşecek gibi görünmüyor.

Özellikle geçen yıl enflasyon konusunu hafife alan merkez bankaları bu kez suçlanmak istemiyor. Bu bağlamda, enflasyonun sert bir şekilde yükseleceği tahmininde bulunurken, daha fazla faiz artırımı olacağı ve faiz oranlarının bir süre daha yüksek kalacağı uyarısında bulunuyor.

Yetkililer son bir yıldır yüksek enflasyonla mücadele etseler de, hala zafere yakın değiller.

ABD ve Avrupa’da enerji ve gıda fiyatlarındaki düşüşe rağmen enflasyon değerleri yüzde 5’in üzerinde seyretmeye devam ediyor. Ek olarak, Atlantik’in her iki yakasında da fiyatlar hala yüksekken düşmek için daha çok yol olduğu düşünülüyor.

Yüksek enflasyonla başa çıkmak için sürekli yükselen faiz oranlarının resesyon riskini artırması nedeniyle merkez bankaları bu noktada temkinli durumda.

Yüksek faiz oranlarının emlak piyasasını dengelediği ve işsizlik oranlarının düşmesine izin verdiği doğru olsa da, hedeflenen yüzde 2 enflasyon değerlerine ulaşmak için daha fazlasına ihtiyaç var. Ancak tek bir yanlış hareket durgunluğa neden olabilir.

İrlanda Merkez Bankası eski başkanı Stefan Gerlach, küresel enflasyonun bugün geldiği noktanın geçen yıl atılan yanlış adımlar olduğunu savunuyor.

Bunun en büyük nedeni enflasyonun yetkililer tarafından ciddiye alınmamasıdır. Politik hatalar ve enflasyona geç tepki verilmesi hükümetlerin prestijini de zedeliyor. Bu noktada hataya yer olmadığı için çabayı sürdürmenin önemi artıyor.

ABD Merkez Bankası geçtiğimiz hafta faiz oranlarını sabit tutma kararı alsa da önümüzdeki aylarda iki faiz artırımı daha yapılacağına dair sinyaller verildi. Mevcut oranlar 22 yılın en yüksek seviyesinde.

Ayrıca Fed, 6 aylık para politikası raporunda, emlak piyasası dışında temel hizmetlerde enflasyonda düşüş ve gevşemeye dair herhangi bir işaret bulunmadığını belirtti.

ABD’nin açıklamalarının ardından Avustralya ve Kanada merkez bankalarının da faiz oranlarını artırması yatırımcıları şaşırttı. Avrupa Merkez Bankası da benzer bir adım atarken, durmaya niyetli olmadıkları belirtildi.

Ekonomi bu şekilde karışık sinyaller verirken, merkez bankaları yeni bir döneme giriyor: Enflasyonu hafife alma hatasına düşmeden faiz artışlarının ekonomilere yayılmasını beklemeliler.

Beklemeyi gerçek bir karar haline getiren ilk sebep, pandemi sürecinde hanehalkı ve işletmelerin biriktirdiği birikimlerin harcamaları desteklemesi ve bunun borçlanma maliyetlerinin yükselmesine etkisi. Böylece tasarruflar tükendikçe harcamalar azalacak ve enflasyon düşüş eğilimine girecektir.

Küresel enflasyonun düşmemesinin bir diğer nedeni de pandeminin etkilerinin devam ediyor olmasıdır.

Çin’in küresel ekonomi sahnesine yeni dönüşü olumlu etkiler yaratacak olsa da bu kapanma, bugüne kadar gelen yüksek enflasyon değerlerinin nedenlerinden biri. Ancak Çin ekonomisinin geri dönüşü küresel ekonomiyi yeterli düzeyde etkilerken yeni teşvik tedbirleriyle büyümeyi hızlandırabilir.

Dolayısıyla şu anda merkez bankalarının temel amacı geçmişteki aksaklıkları düzelterek ekonomik istikrarı sağlamaktır. Ancak atılan adımların etkisinin önümüzdeki iki yılda görüleceğinin altı çiziliyor.

Avrupa Merkez Bankası’nın bu görüşünün aksine özellikle Fed, yüksek faiz oranlarının etkisinin beklenenden daha hızlı yayıldığını savunuyor. Bunun nedeni ise atılan adımların yatırımcıları cesaretlendirmesi ve hızlı tepki vermelerini sağlaması olarak gösteriliyor.

Yüksek faiz oranlarının ekonomileri hızlı bir şekilde etkilemesinin bir diğer önemli nedeni de hanehalkı ve işletmelerin yüksek fiyatların getirdiği bu “yeni dünya”ya uyum sağlamasıdır.

Dolayısıyla bu dönemden sonra geçmişin istikrarlı ve düşük enflasyonuna geri dönmenin çok maliyetli olabileceği endişesi arttı. Bu değişimlerin getirdiği yeni enflasyonist tutumu kırmak için çare olarak merkez bankalarının daha agresif davranmaları gerektiği savunulmaktadır.

Apollo Global Management baş ekonomisti Torsten Slok, bahsettiğimiz bazı olumlu gelişmelere rağmen “yüzde 5 enflasyonun hala çok yüksek” olduğunun altını çiziyor.

“Maalesef piyasalar, Fed’in enflasyonu yüzde 2’ye düşürme isteğini yeterince takdir etmiyor.”

Bu noktada yatırımcıların hala yüksek faiz oranlarına şüpheyle yaklaştıkları ve önümüzdeki dönemde faiz indirimi talep edecekleri sonucuna varıldı. Ancak birçok iktisatçı, böyle bir taahhüdün gerçekleştirilmesini bir hata olarak görüyor.

Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın! ?

sulakyurthaber.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu